Jack&Rose (TITANIC) Uuuye
Jack&Rose (TITANIC) Uuuye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Jack&Rose (TITANIC)

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
uAcimboM
Geyikciyiz Forum - Süper Mod
Geyikciyiz Forum - Süper Mod
uAcimboM


Mesaj Sayısı : 955
Rep : 0
Rep Gücü : 2420
Uyari Seviyesi : Uyari 1
Kayıt tarihi : 30/01/10
Nerden : Izmir™

Jack&Rose (TITANIC) Empty
MesajKonu: Jack&Rose (TITANIC)   Jack&Rose (TITANIC) Icon_minitimeCuma Şub. 05, 2010 10:15 pm

ROSE...


Rüzgar Atlantlik`e acımasızca vuruyordu. Su dalgaları birbiri ardınca kırılırken, bulutsuz gökyüzünde düzensizce dağılmış yüzlerce yıldız ve o gece tam bir dolunay halini almış beyaz kürenin altındaki tek ışık kaynağı, yarısı çoktan suyla buluşmuş Titanik`in içinden geliyordu. Gövde tam ortadan ikiye ayrılmış ve su üzerinde sadece kıç tarafı duruyordu. Rose`la James ise o sırada var güçleriyle geminin kıç tarafına koşmaktaydılar.
Rose`la Jack koşarlarken etraflarındakiler, gözleri ölüm korkusuyla dolmuş, çığlık atan, bağıran ya da bir köşeye büzmüş ölümün bilinmezliğini bekliyorlardı. Bir peder, sağ elini giderek havaya yükselen gemide hâlâ ayakta kalabilmek için tutunduğu demiri sımsıkı tutarken, diğer elinde onun elini tutanlara son dualarını, söylüyordu. Sonra Rose, geminin arta kalan kısmının daha da yükseldiğini hissetti ve az önce yarısı erimiş buz dağının oluşturduğu ıslak zeminde kaymamaya çalışırcasına ilerlerken `Keşke, diye düşündü; keşke bütün bunlar bir rüya olsaydı,` ama değillerdi.
"Elimi sakın bırakma," ded Jack büyük bir dikkatle koştururken, kendilerine çarpan insanları eliyle itip. Yüzünde daha önce Rose`un onda hiç görmediği bir ifade vardı.
Ölüm şarkısının, gemideki son müziği çalan müzisyenlerin çaldığı şarkının sesi kısılalı çok olmuştu ve denizin buz gibi suyu yavaşça geminin kıç tarafının nerdeyse yarısını kaplamışken Jack`in elini tüm gücüyle sıkarak koşmaya devam etti.
Geminin en uç kısmına geldiklerinde garip bir şekilde, daha önce bu gemiden atlamak istediği anı düşündü Rose. Şimdi istemiyordu bunu kesinlikle. Kurtulmaktı tüm dileği, bu acı verici gerçeklikten kurtulmaktı.
"Önce sen geç," dedi Jack kızın vücudunu inanılmaz bir güçle geminin küpeştesine doğru taşırken. Ardından da kendisi geçti.
Ve artık tamamen doksan dereceyi bulan geminin son yarımı yavaş yavaş suyun içine çekilmeye başladı. Rose yanındaki bıyıklı, bir elinde sıkı sıkı votka tutan adama baktı. Adam küçük şişeden son bir yudum aldı ve onu yavaş yavaş battıkları derinliğe fırlattı.
Geminin yarısının son yarısı batmıştı artık ve gitgide dibe yaklaşmaktaydılar. O sırada tutunamayan sürülerce insanın ellerinin kayıp, geminin artık yan yatmış bacalarına kafaları, bacakları çarpıp havada saltolar atarak suya düşen insanları gördü Rose.
"Her şey bitsin artık..."
"Üç deyince," dedi Jack, sarı dağınık saçları hâlâ çok güzel görünüyordu Rose`a, "Nefesini tut."
Rose emir veren bir ifadeyle başını salladı.
Geminin son çeyreğinin çok az bir kısmı kalmıştı artık suyla buluşmaya. Köpük gibi birbiri içinde karışmış suyu görebiliyordu Rose. Kendi gibi ümite geminin küpeştesine tutunmuş insanları görüyordu. O anın yaklaştığını biliyordu... O anın...
"Bir..." Her an suyun içindeydiler neredeyse ama Rose, Jack`e itaat etmekte kararlıydı hâlâ.
"İki..." Suya değdi değecek yüzü bir an için serinledi...
"ÜÇ!" Ve Rose`un çektiği derin nefes ciğerlerine dolarken tüm vücudu gemiyle birlikte suyu boyladı. Ama mavi derinliğin içine girerken yaşadığı korku yüzünden aldığı nefesin çoğunu vermek zorunda kaldı. Jack`in eli kendi elinden kayarken ciğerlerindeki hava da gitgide yetersiz gelmeye başladığında kendine, son bir umutla elini uzatmaya çalıştı Jack`e ama yakalayamadı. Güçsüz vüucudu kendinden beklenmeyecek bir umut ve kararlılıkla hareket etmeye başladı. Ellerini masmavi sonsuzluğun içinde oraya buraya salladı. Artık oksijensizlikten hiçbir şey düşünemeyen beyni tek bir şeye odaklanmıştı artık...
Rose, başı buz gibi suyun içinden çıkarken havayı yırtarcasına nefes aldı. Fakat, bu kurtuluş olmadı onun için. Jack yoktu. Atlantik`in üstü ölümle boğuşan, can yeleklerine rağmen çoğu yüzme bilmeyen umutsuz çırpınışlarla doluydu şimdi. Ama Rose bunları düşünemiyordu, Jack`i arıyordu sadece. Bir elin kendi kafasına bastırıkldığını hissetti ve başı tekrar suyunm içiyle buluştu. Hazılıksız yakalanan Rose kendisini denizin içine bastıran elle boğuşmaya çalışıyordu ama verdiği mücadele bir hiçti sanki. Başının üzerindeki elin çekildiğini hissetti bir an için ve yüzünü tekarar suyun üzerine çıkarabildi ama el bir kez daha vücudunu denizin içine soktu. Ama bu sefer mücadele fazla uzun sürmedi.
Başı son bir kez daha açık havayla buluşurken acı verici bir haykırma duydu. Bakışlarını sağına çevirdiğinde Jack`in kendisini boğan adama sert bir yumruk daha attığını gördü ve darbenin etkisiyle baygın düşen adamın yanından kurtuklan Jack, "Rose!" dedi, "Geldim!"
Rose baygın adamı düşünmek istemiyordu. Korkuyu da atmıştı kafasından. Jack`i tekrar gördüğü için içini büyük bir huzur ve güven duygusu kaplamıştı.
"Gel benimle." Rose bir kez daha Jack`e itaat etti ve artık soğuktan uyuşmuş zayıf elleriyle Jack`inkileri yakaladı. Ve Jack, kızı peşinden denizin içinde sürükleyerek menteşelerinden çoktan ayrılmış şimdi dalgın dalgın su üzerinde yüzen ahşap bir kapının yanına kadar yüzdüler. Jack`in Rose`a başıyla verdiği işaretle ikisi de kapının üzerine çıkmaya hamle ettiler ama daha onlar baskıyı uygukladıkları anda kapı alabora oldu.
"Hayır," dedi Jack. "Sen çıkmalısın."
Rose sesini bile çıkarmadan sevdiği adamın dediğini yaptı ve Jack`in de yardımıyla kendisini kapının üzerine attı.
"Filikalar birazdan gelir," dedi Jack dişleri soğuğun etkisiyle takırdarken. Dudakları morarmış, saçı çoktan buz tutmuştu ama Rose`un da ondan hiçbir farkı yoktu. Bir zamanlar kızıl olan saçları şimdi Jack`inkiler gibi bembeyaz kesilmişti. Rose, titreyen vücudunu Jack`in isteği üzerine kapının üzerine uzattı ve kendi kendine çocukluğundan hatırladı bir ninniyi mırıldanmaya başladı.
Jack`in, "Asla vaz geçme," dediğini duyabildi.
Yaklaşık beş dakika geçtiğinde tüm bağırış çağırışların kesildiğini anladı Rose. Artık sadece rüzgarın uğultusu ve suyun dalgalarının ince ince kırılmasının sesi vardı artık. Ses sonsuzluktu, hiçlikti o anda...
Belirsizliğin içinden beliren solsuk sarı bir ışık gözüktü uzaklardan...
Başını, donmuş gözlerini kamaştıran ışığa çevirdiğinde içinde büyük bir umut dalgası kabardı ve başını bu sefer de yanındaki adama, sevdiğine, Jack`e çevirdi. Lakin, Jack`in gözleri sanki uykudaymış gibi sımsıkı kapalıydı.
"Geri döndüler," dedi cılız sesi soğuktan kısılan Rose, Jack`i hafif dürterek. Ama cevap alamadı.
"Geri döndüler," dedi bir kez daha fısıltıyı andıran sesiyle Rose, içinde hafif bir korku dalgası baş göstermeye başladığında.
Üçüncü kez Jack`i, "Geri döndüler," diyerek dürterken gerçek olamayacak bir his kaplıyordu bedenini. Artık sadece dürtüyordu adamı. Umutla, inançla dürtüyordu artık sadece ama soğuktan buz kesmiş vücudu titrerken adamın, o hala uyuyordu. Uyuyor, gözlerini açmıyordu...
"Geri döndüler... geri döndüler... geri döndüler..." Jack hâlâ uyuyordu...
Yüzleştiği gerçek kendine bir kez daha acı verici bir şekilde çarparken gözlerinden akan katılaşmış göz yaşları yanaklarında kaldı. Artık hissetmekte güçlük çektiği yüzü de hareket edemiyordu neredeyse...
Sarı ışık gecenin içinde yavaş yavaş kaybolurken onları umursamıyordu bile Rose. Sadece Jack`le olmak istiyordu. Onu bırakamazdı.
"Asla vazgeçme...
Jack`in sözleri birkez daha yankılandı beyninde. Ondan vazgeçmemesini istemişti. Rose sevdiği adama bir kez daha baktı, son bir kez daha... Ve artık kaskatı kesilmiş ellerini isteksizce serbest bıraktı adamın tutunduğu kapıdan... Jack`in vücudu suyun içinde derine battıkça gözlerindeki yaşlar daha da hiddetle akıyordu şimdi ama Jack`i dinlemeliydi. Onun son isteğini gerçekleştirmeliydi...
Vaz geçmeyeceğim...
"Geri dönün!" diye bağırmaya çalıştı Rose ama boğazından çıkan şey sadece kuru havaydı
Bir kez daha bağırmaya çalıştı, "Geri dönün..." Ve hafif bir fısıltı çıkarmayı başarabildi.
"Geri dönün..." Ama filika gittikçe uzaklaşıyordu. Bilinmezliğin içine doğru kayboluyordu gözden...
Rose verdiği ani kararla vücudunu yeniden, Jack`in daha önce dediği gibi, her tarafından bıçakların saplandığını hissettiği denize attı ve son bir umutla suyun içinde donarak ölmüş adama doğru yüzmeye başladı; ağzında bir denizci düdüğü olan adama doğru...
Düdüğü ağzına götürdüğünde filika belki hâlâ oradaydı, belki de çoktan gitmişti ama Rose derin bir nefes alıp denizci düdüğüne tüm nefesini boşalttı.
Sessizliği yaran ses filikayı geri döndürmeyi başaramadı...
Br kez daha üfledi, bu sefer daha da umutla...
Ve artık hiçbir şeyi önemsemiyordu, hiç birşeyi hissedemiyordu, hiç bir şeyi duyamıyordu... Sadece giderek artan umutla düdüğü üflüyordu ama çıkan ses donmuş kulaklarından girmiyordu bile.
Gecenin içinden bir kez daha beliriveren soluk fener ışığını gördü Rose. Kızın içindeki umut gibi parlaklığı giderek arttı ve gözünü kamaştırmaya başladı. Ve ışık artık gözlerini tamamen kapattırdığında anladı ki, gördüğü ışık filikanın ışığı değildi... sarı da değildi, beyazdı... ruhu içinden çekilirken artık tek hissettiği sonsuzluku... ve hiçbir şey...
--------------------------------------------------------------------------------
çok uzun ama napim? Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
oguzalex
Geyikciyiz Forum - Üye
Geyikciyiz Forum - Üye
oguzalex


Mesaj Sayısı : 102
Rep : 0
Rep Gücü : 165
Uyari Seviyesi : Uyari 1
Doğum tarihi : 03/03/80
Kayıt tarihi : 06/02/10
Yaş : 44
İş/Hobiler : Öğrenci
Nerden : ÇANKIRI
Lakap : tHE fRM oF THE lOrD

Jack&Rose (TITANIC) Empty
MesajKonu: Geri: Jack&Rose (TITANIC)   Jack&Rose (TITANIC) Icon_minitimeC.tesi Şub. 06, 2010 6:44 pm

:S
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://bolbolindir.yetkinforum.com/forum.htm
 
Jack&Rose (TITANIC)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Pirates Of The Caribbean : The Legend Of Jack Sparrow (Full ISO/ENG)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kültür, Sanat :: HikayeLer-
Buraya geçin: